1.04.2016

sarhoş balık hiç düşer mi?


hayat planladığınız gibi gitmediği zaman bazen o kadar da kötü olmayabiliyormuş. bu sabah ne diyerek uyandığım, ne düşünerek akşam evden çıktıgım ve gecenin bitişi arasında uçurumlar olması. bu o kadar da kötü bir şey değil ama bunun için önce gerçekten bir şeyleri akışına bırakmayı bilmek gerekiyor. ve nerde durman gerektiğini de.

tek başıma ve birazda bu sebeple içerlenerek konsere gitmeyi planlayan aklımı da alıp evden cıktım. yol boyunca gideceğim konserden çok alakasız bir şarkı dinleyerek kendimi akşama hazırladım. kalabalığa yalnız karışmak bazen toplumsal olarak zor gelebiliyor. görünmez olsaydık bu kadar zor olmazdı belki de. fakat minnacık olan beni tüm sevimliliğime rağmen kapıdan bilet yok diyerek geri çevirdiler. halbuki ufacık tefecik halimle arada kaynayabilirdim.

rotamı başka yöne çevirmem gerekiyordu ve akşamki iş yemeğine doğru koşullandım. gittiğimde herkes coktan sarhoş olmuşken bir köşede bazı "normal" eğlenebilen arkadaşlarımla takılmaya başladım. uzaktan uzağa herkesin "gözbebeği" önemli kişiliğe bakmayı da ihmal etmiyordum. yanına gitmek istiyordum ama etrafındakilerden ötürü gitmeye yeltenemiyordum.

onunla karşılaştıgımız ilk günden beri her gördüğüm de beni heyecanlandırıp sonradan "idolüm" olan o insan ise aşırı sarhoş bir şekilde sallanmaktaydı. saçma sapan etrafındaki böcekler, şeytanlar ve çıkarcı domuzlar içerisinde kendini kullandırtmaya devam ediyordu. herkes ruhunu şeytana satmışken ben köşede onu izliyordum. bir ara onu izleyen kalabalıktan az öteye dogru yeltenince kalkıp yanına kadar gittim. bana sıkı sıkı sarıldı. muhtemelen sarhoşluktan. belki de bana sarıldıgının bile farkında değildi. ya da farkındaydı bilemiyorum ama öyle olmasını diliyordum. iç çekerek öpüşü sanki düşmeye korkan bir balığın öpüşü gibiydi. tüm hareketler benden bagımsızdı. o sarhoş bi balıktı ve sadece bana tutunuyordu. kime sarıldıgı o an onun için önemli bile değildi.
ikinci kez iç çekerek öptü; dalganın kumsalla buluştugu yerden. içimden cesaret dalgası yükseldi ve bu sefer yüzümü ona çevirip bekledim ve iki elinin arasını yüzümü alarak denizin dalgasıyla dibe doğru düştük. o kalabalığın içinde hangi göz görmüştü bilmeden ufak bir intihar eşiği gibiydi balığın öpüşü. benim içinse her suya girişime beni dibe çekmesini bekleyeceğim en tatlı ve gizli an'ım.